kara panterler'in anası sizlere ömür!

miriam makeba.. geçende italya'da mafyanın tehdit ettiği bir gazeteciye destek konserinden sonra öte yana göçmüş.

mama_africa


1968'de (o sene gerçekleşen onca şenlikli olaya mum diker gibi) panterlerden stokely carmichael ile herşeye rağmen (o herşeye kısaca blaxploitation deniyor) izdivaç eylemiş olan mama africa'ya sonsuzlukta hoşça vakit diliyor; kara panterler'e haklı bir hürmeti olan ev sahibimiz sputnik'e taziyelerimizi sunuyoruz.

kübalı gonzales ve iki arkadaşı bir gün...

dün gece beş üyeli bir caz grubunu canlı dinlerken farkettim: trio en iyisi. solo için sıraya girme derdi yok, parçaların birinin üzerine kalması sıkıntısı yok; iletişim tam kararında sürdürülebiliyor, balans gayet sağlam yönetilebiliyor.. üç kişiden daha fazlası, bırakınız müziği, eş dost hasbıhalinde dahi oldum olası fazla gelir bana. neden bilmem, üç kişi iyidir - gerçi denemediğim biçimleri de var; yalancı çıkartır mı, bilinmez...

aslında işi biraz daha yokuşa sürüp tom waits'in asi minimalizmine de koşulabilir: "birden fazla kişinin yaptığı işlerden kuşku duyarım" diyordu usta; ben de ne zaman bu laf aklıma gelse, kaçınılamayacak eylemleri anarak "hadi olsun olsun, iki olsun en fazla" diyordum.. tamam işte, cazda üçü aşma...

trio deyince akıllara ziyan bir listeyle karşılaşılıyor bittabi. gönül telimize dokunanların sayısı da kabarık ya, bugün zirvedekilerden birini anıp kısa keseceğim, sabırsız mamaseverler. havana doğumlu piyanist gonzalo rubalcaba (susam sokağı kalitesindeki kelime esprilerinizi duyar gibiyim) önderliğindeki trio'da, davul dennis chambers'a, bas ise brian bromberg'e emanet edilmiş. çok isabetli emanetler olmuş.

2utkal3

1997 tarihli albümleri the trio'yu özellikle 'caravan' yorumuna dikiz uyarısıyla, görüşlerinize arz ediyorum.. saygılarımla.