bahar lotusları


Birçok dinleyici tarafından Britanya menşeili IDM'in önderi sayılan Warp Records, Birleşik Devletler'in (hemi de batı yakasının) son dönemde en çok göze batan prodüktörlerinden Flying Lotus'u (Steven Ellison) steril kollarına almış gidiyor. 2006 senesindeki debutu "1983" ten beri gözle görülür, kulakla duyulur bir gelişme (progresivite manasına gelmesin, genleşme diyelim iyisi mi) gösteren Flying Lotus, eleştirmenler tarafından sıkıştırılmaya çalışılan birkaç janra da (Dubstep, Drum'n'Bass, Enstrümental Hip Hop, IDM) bol geleceğini 2010 tarihli uzunçaları Cosmogramma ile ispatlamış bulunmakta.

Stüdyoya gelenin gidenin haddinin hesabının olmadığı, albümde çeşitli parçalara tuz biber katan birbirinden mühim şahsiyetlerden belli : Rebekah Raff harpı ile, Thundercat bası ile, Niki Randa,Laura Darlington ve Thom Yorke vokalleri ile, Ravi Coltrane tenor saksafonu ile, Todd Simon trompeti ile kaydı sadece kendi varlıkları ile bile dinlenebilir kılıyorlar. Enstrümanların ve vokallerin canlı (kulaklarımıza adeta hücum eden) kayıtları, yer yer genele çok daha "jazzy" bir hava katıyor. Üzerine bir de son birkaç yıldır Britanya ve Avrupa musiki entelijansiyasının en çok dikkat kesildiği isimlerden biri olan Flying Lotus tarzı eklenince, ortaya senenin üzerinde en çok konuşulacak albümlerinden biri çıkıyor. Naçizane kulaklarımız, işin pazarlamasından, popülaritesinden ve süsünden ziyade albümün geneline yayılan ve aşina olanların fevkelade azınlıkta olduğunu düşündüğümüz o "yeni sampling" tekniklerine, ve o tekniğin açtığı yeni kapılara kapılıyor. Şu ana kadar hiçbir gizli bahçede görülmemiş, bırakalım koleksiyonerlerini, biyologların bile yeni keşfettiği bir Lotus Çiçeği ile karşı karşıyaymış hissi veriyor. Güzelliğine ne kadar kapılırsınız bilemeyiz ama, bahçenizde bir yeri hak ettiği kesin.

yazıldığı gibi okunan booka


Gözümüzün nuru Get Physical plak şirketinin M.A.N.D.Y ile beraber diğer kurucu ikilisi Booka Shade, 2010 senesinde yine dans terimize gözünü dikmiş; dahiyane prodüksiyon fikirleri ile teknoyu evrime değil adeta devrime uğratmış gidiyor sevgili elektro-mamacılar. Dürüstçe itiraf edelim : bu yazıyı yazmadan ve, albümü mama takipçilerinin beğenisine sunmadan evvel geçen birkaç haftalık "sindirme" süremizde akan terin, sallanan ellerin kolların omuzların, gerek iPod'larda gerek ev sistemlerinde salt ritmi değil onun arkasında-yananda-yöresinde saf tutan melodilerin, vokallerin ve her seferinde bizi ters köşeye yatıran ses kombinasyonu ve kompozisyonların sayısını biz de unuttuk. Booka Shade kendinden beklediğimizi gayet iyi bilir çıktı, bizi yanıltmadığı tek nokta da bu oldu. Yoldaşları M.A.N.D.Y'den de bu albüme acil bir misilleme beklerken, naçizane kulaklarımızda çağdaş teknonun başatlarından biri olmaya devam eden tüm Get Physical elemanlarına bir kez daha minnetlerimizi sunuyoruz.

yazıldığı gibi okunan booka


Gözümüzün nuru Get Physical plak şirketinin M.A.N.D.Y ile beraber diğer kurucu ikilisi Booka Shade, 2010 senesinde yine dans terimize gözünü dikmiş; dahiyane prodüksiyon fikirleri ile teknoyu evrime değil adeta devrime uğratmış gidiyor sevgili elektro-mamacılar. Dürüstçe itiraf edelim : bu yazıyı yazmadan ve More! isimli bu albümü mama takipçilerinin beğenisine sunmadan evvel geçen birkaç haftalık "sindirme" süremizde akan terin, sallanan ellerin kolların omuzların, gerek iPod'larda gerek ev sistemlerinde salt ritmi değil onun arkasında-yanında-yöresinde saf tutan melodilerin, vokallerin ve her seferinde bizi ters köşeye yatıran ses kombinasyonu ve kompozisyonların sayısını biz de unuttuk. Booka Shade kendinden beklediğimizi gayet iyi bilir çıktı; bizi yanıltmadığı tek nokta da bu oldu. Yoldaşları M.A.N.D.Y'den de bu albüme acil bir misilleme beklerken, naçizane kulaklarımızda çağdaş teknonun başatlarından biri olmaya devam eden tüm Get Physical elemanlarına bir kez daha minnetlerimizi sunuyoruz. Daha fazla Booka Shade!

tebdil


Kraliyet topraklarında muhtelif kod adları ile gerçekleştirdiği performanslar ve interdisipliner remix anlayışı ile hatırı sayılır bir popülarite kazanan Shem McCauley (a.k.a Slacker) , iki yıl evvel tüm bu popülarite ile beraber karanlık dans pistlerini de geride bırakıp bambaşka kıtalarda yaşamaya gider ve ortalama bir birinci dünya ülkesi mensubunun düşmesi muhtemel oryantalizm tuzaklarına hiç prim vermeden 2010 senesinde basılan uzunçaları "Start A New Life" ile Kulak Maması'na konuk olur. Salt geride bıraktığı Büyük Britanya'nın ana akım house sahnesinde edindiği tecrübelerden değil, ondan da mühimi, kariyerinin başlarından itibaren sürekli dirsek teması halinde olduğu Hip Hop ve Turntablism kültürünün gömleğinde bıraktığı "güzel sample"lama kabiliyetinden güç aldığı aşikardır bu yeni hayatında. Pek tabii eleştirilecek sürü sepet açığı vardır belki (evet var), kulağının pişmesi gereken bazı mühim noktalar vardır (henüz "ısınma" aşamasında. ne pişmiş, ne yanmış); pek mühim ayrıntılardaki tercihlerinde biraz daha hassas, daha sıcak bir estetik sahibi olacaktır eminiz, lakin...Dediği gibi artık o "başka" bir yerdedir. Başka bir şeylere başlamıştır. Bir şeyleri "geride" bırakmıştır. Albüme adını veren açılış parçasındaki spoken word sample'ının nefaseti bile bazen bir şeylere yeter de artar. Öyle değil mi?

topla plakları, böl saatlere


Disc Jokey nedir?
Salt önceden belirlenmiş seslerin, belirlenen kombinasyonda duyulmasını sağlayan bir "mavi gömlekli" midir, yoksa insanoğlunun kulağının duyduğu tüm sesleri kaydetmeyi akıl edip becerebilmesinden bu yana biriken kaotik boyutlardaki külliyatı bir sanat eserine dönüştüren "art"ist midir? DJ'leri bir kenara bırakalım, yıllar evvel bir akşamüzeri saati bir "küçük-kahverengi-yuvarlak-ahşap-masa" muhabbetinde (harikulade bir toplama dinlenirken bir yandan) zikredilen, aslında tüm "olay"ın "estetik bir toplama"dan ibaret olduğu, o estetiğin de ne olabileceğinin yukarda bahsettiğimiz kaotik boyutlardaki külliyat ile doğru orantıda seyrettiği fikri kulaklarımızda çınladı. Herşeyden ziyade, çok iyi bir kompozisyonun, "estetik bir toplama"nın nelere kadir olabileceğinin, nerelerden neler çıkararak kulaklarımızı nerelere götürebileceğinin hududu yok. Sadece bu özelliğini kullansa bile, kalburüstü bir DJ'in ömrümüzde ne kadar mühim bir yerde olduğunu sizlere bir kez daha anlatmanın lüzumu da yok.





DJ'in ne olduğu konusunda düşünmeye devam ediledursun, Los Angeles menşeili sanat kolektifi Dublab, birtakım kalburüstü DJ'lerin katılımı ile vücud buldurduğu toplamalarına tam gaz devam ediyor. Bu sefer huzurlarınıza Ras G, Daedelus, Flying Lotus, Andrew Pekler, Gonja Sufi gibi kalburüstleri çıkıyor; daha evvel hiçbir yerde yayınlanmamış parçaları da ihtiva eden toplama Dublab Presents Echo Expansion mamalananlar için geliyor.

Vücudumuz gibi kafamız için de kelimenin tam manasıyla "dünyanın öbür ucu" kadar uzak olan o kıtanın batı kıyılarından yakinen takibe aldığımız ender şeylerden olan Dublab ilhamı için kendilerine bir kez daha teşekkür ediyoruz.
Yıllardır yaptığımız herşey "iyi" bir toplama için değil miydi zaten? Aynen öyle. Eğer, söylendiği gibi, tanrı da bir DJ ise, iyi bir toplama karşısında neler hisseder bir düşünün. Aynen öyle...