tema ve faure'asyonlar

the bird does not sing because it has a reason. it sings because it has a song. (ö.s. vasıtasıyla, anonim)
the bird does not sing because it has a reason. it sings because the song has (haunted) it. (yazarınızın naçiz varyasyonu)

tema ve varyasyonlar mevzuuna takılalı çok oldu: tabiatta, giderek varlığın kendinde benzer örüntülerin ve tahmin edilemez tekrarların tespitine (yahut umulmasına) yönelik yaklaşımları bir zamanlar taradıydım -hala da yolum sıklıkla düşüyor oralara. fraktalden kaosa, oradan tasavvufa ve sonunda neyse ki leibniz'den spinoza'ya doğru tuhaf bir yay çizdiydi rotam. bugün yaz ortasında bir akşamüstü gitgide hızlanan bir yağmura, bir sağanağa tutulduğunda şehir, içinde şans eseri bulunduğum evde, ne hikmetse faure'nin c minor sharp tema ve varyasyonlar'ı çalıyordu.

fizikte ve felsefede varyasyon fikri öngörülebilirliğe, hesaplanabilirliğe meylediyor. neyse ki edebiyatta, resimde, müzikte durumlar bu kadar keskin değil. çevremizde olup bitene nispeten kolay açıklanabilecek bir nitelik atfetmekte kınanacak bir şey yok; binlerce yıldır yapıcısı sökümcüsü bunun peşinde, biz de iki satır yazarken onların peşinde dolanmaktayız. kim dünyanın hazmedilebilir olmasını istemez ki?

neyse ki kimileri bu hazmedilebilirlik halini kuraldan, örüntüden, yapıdan, bozumdan münezzeh başka bir yerlerde yeniden kurmaya, kendi inşa ettikleri zeminin üzerine basmaya gayret ediyorlar. şimdiye kadar karşılaştıklarım içinde bunu en iyi yapanlar müzisyenler!




faure'nin tema ve varyasyonları'nın tema'sı, her şeyin nereye yerleştiğini (nedensiz de olsa -müziğin nedeni olur mu?) bildirecek denli sakin ve salim bir biçimde akıyor. belletme görevini hakkıyla yerine getiriyor. faure "ben bu taşlara basarak geçeceğim karşıya. ve her bir dönüşümde taşların arasına yenilerini döşeyerek, arada su sıçratarak, düşerek, kalkarak, bununla eğlenip bununla kederlenerek bir daha bir daha kat edeceğim aynı yolu" diyor.

raymond queneau'nun "biçem alıştırmaları/araştırmaları"nda olduğu gibi.

dahası, neden aklıma geldiyse, feyerabend'in otobiyografisine verdiği isimde olduğu gibi: "vakit öldürmek"

müzik, herhalde en iyi vakit öldürme yolu. dinleyicisiyim yıllardır, icracısının yaşadıklarını hayal ederken dahi tüylerim diken diken oluyor. "bir de composer'ı var bunun" kısmına benim processor yetmiyor.