flamenko ablalarından lilit'e: yıkıcılıkta sınır tanımayan kadınlar

yok yok, bir türlü çıkamadım bir iki gündür flamenko ablalarının menzilinden... dönüp elektronik müdahaleden geçmiş olanlarını da tarayasım yok hiç.. tony gatlif'in vengo'sunu kim bilir kaçıncı kez sputnik'le izlediğimizde mutabık olmuştuk: bu filmin en önemli olayı, kapanışta bizi başka bir dünyaya uğurlayan "naci en alamo" adlı şarkıdır.. ekteki albümdekinden başka, yasmin levy'nin okuduğu bir versiyonu da mevcut şarkının. onu da kendiniz bulun, her şeyi kulakmaması'ndan beklemeyin. söz ve müzik gatlif'indir, bu arada..

flamenco

(resimdeki iki kudsi erguner'i bulunuz)

aslında hiç de fena olmayan "evlerinin önü boyalı direk" cover'ında öykü hanımın eksiği nedir, diye düşündük geçende: sanırım öykü, buradaki ablalardan farklı olarak, yırtılmıyor şarkıyla beraber.. rahat okuyor.. kötü demiyorum, yanlış anlaşılmasın; ama yeterince güçlü değil..


hah, bir de: hazır ermeni'ydi, değildi muhabbeti eni konu saçmalığa vardırılmışken, özür metnine eşlik edebilecek bir şarkı yüklemeyi borç biliyorum: lilit pipoyan'dan aynı yıkıcılıkta bir seda geliyor: gulo
hazır ev sahibimizin menzili dışındayken onun pek takdir etmeyeceği işler yapalım, derim.. (kendimi yukarı ayrancı'da ev tutmuş bir öğrenci gibi hissettim şimdi, bakın..)

antony and the johnsons diye bir durum var hayatımızda. sanırım babylon'a da yolu düştüydü. ya da caz festivaline.. evet evet, caz festivaline olmalı, beton kafalardan "nassı yani, ne arıyo bu androjen caz festivalinde" sesi gelmişti.

antony, cocorosie, devendra banhart gibi tuhaf kişilerle aynı yerlerde bulunan bi