"düş gören bir insan, düşünde bir şey yapmak ister, hareket eder, tepki gösterir, konuşur, ama eninde sonunda etkisi altına alamayacağı bir hikayenin seyrine boyun eğer. düş onun başına gelen bir şeydir. sonradan bu düşü başkasının yorumlamasını isteyebilir. ama bazen de düş gören insan kendi kendini uyandırarak gördüğü düşe son vermeye çalışır."
kadın, sarı ışıklı geniş bir caddede, heidi gibi saçlarını savurarak koştururken, arkasından “tren geliyor, kenara çekil!” diye bağıran adama güvenmeyip, önüne biraz geç -zaman algısı göreceli tabi- baktı. tren farları yüzünü ısıttığında “bu kadar mıydı?” hayal kırıklığıyla sadece derin bir nefes alabildi. ani çarpan tren, tertemiz bir beyaz yaydı gözünün önüne, bir de gerçek bir kan tadı. rüyadan uyanınca ne fenaydı. kaza olmuştu da kurtulmuştu sanki. hatta ne iyi hissetmişti yaşadığı için.
halbuki doğanın kadına kendini derhal koruması için verdiği o önsezi yeteneği, ne olur iki kere iki dört etmesin!'e de amin dedirtmişti.
halbuki doğanın kadına kendini derhal koruması için verdiği o önsezi yeteneği, ne olur iki kere iki dört etmesin!'e de amin dedirtmişti.