fuck you zaruret

imkansızlık, kimi zaman vücuda gelip karşınıza dikilir.. öyle kaskatı, durur, bekler; siz de, eğer maçanız mühürlüyse, dönüp gözüne gözüne bakarsınız imkansızlığınızın..

başka bir yerde, birinin yanında olmak isteyip de becerememenin bir müziği vardır.. yani bir değil de, bir çok müziği vardır, ama hepsi birdir işte: birinin yanında olmak isteyip de becerememenin müziğidir. net. öyle ki bir yakınınızdan başka bir yakınınıza aktarabileceğiniz denli size ve onlara malolmuştur.

geçen yıl bu zamanlardı herhalde, nitin shawney'in sanctuary'sini gecenin geç saatlerinde dinlerken 'oooof offf' referansımız bir başka yakınımızken, bu sabah itibariyle dinletenin kendisi oldu işte.. tuhaf, değil mi?

nicedir beklediğimiz ses, ülkenin güneyinden geldi. iki satır yazışabildik sputnik'le. ardından da yeni maması; demir leblebi..

ne gam! bu dibi kuruyasıca süreci ancak kendi silahıyla vuracaz: ne kullanıyo bu herifler bandoda marş çalarken? trompet, değil mi? al sana trompet.. ama sivil bir trompet.. en sivilinden.. hüsnü şenlendirici'nin segah taksim'i askerlerin hayal bile edemeyeceği bir yerden sesleniyor. bırakın askerleri, belki başka bir sivil trompetçinin de hayal edemeyeceği bir yer orası...

dostumuza pas sökücü..

Ruhsal paslanma ve Tetanoz

r_20070409135226_mayinl11

Memleketin güneydoğusunun hudut hattının, sınırın bizim olduğumuz yerine bakan tarafında büyük bir hendek , "karşı" tarafında ise genişliği değişken bir mayınlı bölge mevcut. Bu hatta bulunan hudut (kimse sınır demiyor, hudut diyor) karakollarındaki en büyük manşet bu kimin uçup kimin geçtiği meçhul olan bölge. Sabahın ülkenin genelinde daha güneşin bile görülmediği saatlerinde, ufka kadar uzanan çöl ve rüzgarın aldığı mütemadi toz hepimizin suratlarındaki ifadeyi daha da bir derinleştiriyor. Bu çöl tozu yüzünden insan bir şarkıyı ya da birini baştan sona düşününce, farkında olmadan yüzünde yere dik izlerle uyuyor.

Başka bir ülkeye mi kendimize mi baktığımızı , izlerken izlenildiğimizi de bilmenin verdiği güvensizliği, değersizliğin manasını , mananın değerini, aradaki 40 senelik mayınlı bölgenin nerelerimize iyi geleceği, mayınların pasının tehlikeli olup olmadığı , sağ omuzdaki doktor asteğmenin koyduğu tetenoz öpücüğünün bir türlü geçmeyen sızısı, mamasızlığın ağırlığı.

Gördüklerimizden sonra ruhumuzun paslanan yerlerine de tetanoz aşısı talep ediyorum sevgili mamacılar , hala oralarda olduğunuzu biliyorum , bu sefer siz verin sütünüzü , ben bulurum merak etmeyin , siz geçerken bırakın kafi.

Gerisini de getirmeye çalışacağım.