rita'nın muazzam gözleri

kimi merhum yazarların evrak-ı metrukesi, hele ki onları pek sevmişsek, külliyatlarını yutarcasına kat etmişsek, çelişkili hisler yaratır bizde: işte, yazarımızın 'yeni', henüz okumadığımız bir kaç satırı daha yayınlanacaktır. artık mektup mu olur, yarım kalmış metin mi; yayıncıların şimdiye dek gözünden kaçmış eski hikayeler mi, başka isimlerle yayınladığı edebi bir detektiflik sonucunda ortaya çıkmış taşlamalar mı; her ne ise, heyecan vericidir. eh, öte yandan da artık bu işin sonuna yaklaştığımızı, artık ondan bir şey okuyamayacağımız yere geldiğimizi duyurur bize 'yeni' metinler. (bunlar benim bilge karasu külliyatının macerasına ilişkin hislerimdi mesela.)

sanatçımız hayattaysa da benzer durumlar var: her yeni yayın yeni bir heyecan; ne ki kötü olma ihtimali de var: yani, yazarımızın en azından bizim nezdimizde ölmesi.

yeni albümlerle ilgili ne diyeceğiz? sabırsızlıkla beklediğimiz, stüdyoya girildiği haberlerini takip edip post-prodüksiyona süre biçtiğimiz vakidir. kimi zaman biri çıkar da müziği bıraktığını ilan eder de kahroluruz, kiminin ise bir türlü bırakmamasından şikayet etmişliğimiz de vardır.


51erGOqTLHL._SS500_


sevdiğimiz, çok sevdiğimiz biri yeni bir albüm kaydetti, sevgili mamaperver terakki fırkası mensupları: anouar brahem, the astounding eyes of rita'da bas klarinette klaus gesing, basta bjorn meyer, darbuka ve bendirde khaled yassine ile çalışmış.

john surman ile yaptıkları thimar'daki havaya benzer bir tonla, renkle karşılaşıyoruz, zira bas klarinetle ud o tonda halvet ediyorlar. ne ki bas bambaşka bir kafada işliyor; dolayısıyla albümün tadı da başka bir yöne doğru kayıyor. thimar'ın her yanından taşan salaş hüzün ve serserilik yok burada: brahem, yeni şarkılarında belki de basın disipliniyle daha ritmik şarkılar yapmış. uzatmamalı: değil mi ki herkesin enver'in uduyla imtihanı kendinedir?

yine de the lover of beirut'un son çeyreğinde tüm saz taifesinin birbiriyle hemhal oluşuna, rita'nın muazzam gözlerinde hepsinin tatlı tatlı eriyişine şehadet etmenin başka hiçbir şeye değişilmeyeceğini belirtmeden geçemeyeceğiz.

etkili etkileşim

00-jimi_tenor_and_tony_allen--inspiration_information_4-(strut043cd)-web-2009-mbs
Finlandiya'lı kankamız Jimi Tenor, daha evvelki mamalarımızdan birine de konu olan duruşunu, bu sefer yanına Afro-Beat, Free Jazz ve Soul'un gelmiş geçmiş en yetili enstrümantalistlerinden olan, eski toprak üstad Tony Allen'ı da alarak kaldığı yerden devam ettiriyor sevgili mamaperverler. Bu denli kabul edilmişliğinin manasını çözemeyip, nedenini bilmediğimiz bir nefretle uzaktan baktığımız müzik gurularından Brian Eno'nun (örnekler kolaylıkla çoğaltılabilir) "belki de yaşayan en iyi davulcu" dediği Tony Allen'ın, Jimi Tenor'un hayli eklektik tarzına katkısı, Joystone albümündeki Kabu Kabu orkestrasının yaptığından kat kat (gani gani, kabu kabu) fazla. 1950 ve 1970'lerin Free Jazz ve bilhassa da Afro Beat'inin modern kayıtlarda işin içine nasıl harmanlanması gerektiği ve işbu harmandan ne harika, ne cool ambiyanslar çıkabildiğinin bir dersi niteliğindeki uzunçalar Inspiration Information, içimize önceden buzu atılmış boş bardağa koyulan herhangi bir likit (lick it) estetiğinde doluveriyor. Tekniğe dikiz : Allen'ın davulu ve diğer vurmalıların bile üflemeliler kadar "önde", tuşlular kadar "zarif" olduğu plağın kaydı esnasında 60'lar ve 70'lerde üretilen mikrofon ve mikserlerin kullanılması küçük ama acıktıran bir ayrıntı. Zaman zaman (melodikliğini kaybetmeden) spoken word'leşen vokaller, genel olarak tam kıvamında ("kıvam"ın rölatifliğine inat) bir sound, sololarda yer yer kaotik ama hiçbir zaman groove'u kaybetmeyen bir estetik. Bundan ötesini arayan mamaseverler de varsa,ki umarız vardır, üzgünüz nefesimiz şimdilik buna yetiyor...
Albümün kayıt aşamasında çekilen şu muhteşem görüntüler ve söylenenler, bize burda ne desek hep bir eksik kalacağını ispatlamış oluyor. Hadi resmi, fotoğrafı filan geçtik; mutluluğun videosunu çekebilir misiniz? Nezaketinize teşekkür ederiz, ama bizim için olanını çekmişler bile...