şikayetçi olduğumdan değil, sadece bir tespit bu.. başka bir blog'da takılırken quantic'in the 5th exotic'inin kapağını görünce, heyecandan yanındaki 2001 tarihini gözden kaçırmışım. dinlerken, "bu sanki biraz tanıdık gibi" havası ağırlaşmaya başlayınca, özellikle de 'time is the enemy' odaya yayılınca dönüp bakma ihtiyacı hissettim. unutuvermişim işte. adını anımsayamadığınız bir arkadaşınızla karşılaşınca duyulan hicap nasıl sizi, onun adı yerine "abi" kelimesini joker olarak kullandığınız ayaküstü konuşmanın samimiyetinden alıkoyarsa; quantic'le ve daha nicesiyle benzer bir unutuşu yaşamış olmanın ağırlığı beni şu mp3 macerasından soğutuyor.. tekrar cd almaya, kartonetleri ezberleyecek kadar çok okumaya niyetim yok pek tabii ama.. neyse, hissiyat kabaca bu işte..

evet, guy ritchie filmleri biraz daha yavaş olsaydı, müziklerini quantic yapabilirdi.. belki de yapmıştır.. (bu arada revolver'ı izledim geçen gün, 'lock, stock and two smoking barrels' ile 'snatch'in havasını yakalayamamış baro..)
şimdi sputnik olsaydı da "yahu şu adamlar kimlerdi" diye sorunca, "90'ların ortasında londra'da tuhaf müzikal eğilimler tomurcuklanmaktaydı" falan diye anlatmaya başlasaydı.. benim master narrator'um da o işte, bu müzik muhabbetlerinde, n'apalım...