han solo : tom jenkinson
Şef:
sputnick
on 19 Ağustos 2009
/
Comments: (0)
Safi serin mekanik ile başlayıp , orta karar sibernetik sosu vererekten, nihayetinde ahşap bir organikliğe kavuşmuş gibi gözüken eski dostumuz (kocamız) Tom Jenkinson, Eylül 2007'de Paris'teki "Cité de la Musique" de verdiği canlı solo performansını alışık olduğumuz üzre Warp Records etiketiyle piyasaya sürdü sevgili mamma mia'lar...Plak şirketine bakılırsa sınırlı sayıda basılan bu plağın isminin "Solo Electric Bass 1" olmasından, bombardımanın devam edeceği kokusunu alıyoruz. Genel hissiyattaki tavır aynı kalsa da, yukarıda da bahsettiğimiz üzere Squarepusher, "Tom Jenkinson" olmuş bu performansta... 1990'lar ve 2000'lerin ortalarına kadar yaptığı işlerin ekseriyetinde vücudumuza yavaşça acıtmadan sokuverdiği o steril,incecik,gri ve soğuk şırıngaları bir kenara bırakmış; artık o dehşetengiz estetikteki mekanik görüntüleri değil Tom'un beyaz parmaklarını,kazağını gömleğini, titreyen saçlarını ve bass gitarına düşen ter damlalarını görüyoruz.
Parçaların bazılarının ortalarına bazılarının sonlarına serpiştirilen "bu melodiyi bir yerden hatırlıyorum" refleksli harikulade referanslar (Jimi Hendrix??) ve çağrışımlar işi bir highly güzelleştiriyor. Squarepusher bu sefer çoğu silahından arınmış bir halde; karşınıza nüfus kağıdındaki ismiyle geliyor. Performans sonrası harap bir şekilde "o delinin zoru neydi öyle? neler yaptı bize!" den ziyade, yerden aydınlatmalı sarı renkteki loş bir odada uslu bir kadeh eşliğinde sakince haspiyal halindeyken, hala o potansiyeli herifin tek bir bakışında ya da göz kaçırmasında yakalamak gibi...
fink & yaşar kurt
Şef:
sputnick
/
Comments: (4)
bıktırma pahasına fink'e dönüyorum ve yeni bir hissiyat kazısının sonuçlarını açıklıyorum:
fink'te beni bunca etkileyen şeyin ne olduğunu sözle anlatamam. ne ki seneler evvel, biraz da gecikerek, 1996 sonunda dinlediğim bir albümün etkisiyle karşılaştırmalı anla(y)(t)abilirim ancak.
yaşar kurt, tıfıl yaşamımıza bir sokak şarkıcısı olarak girmiş idi. pek tuhaf, pek hüzünlü zamanlardı. stüdyoya sadece gitarıyla girip içinden geldiğince söylediği şarkılardan mürekkep "sokak şarkıları" albümü, garipsemeyiniz, bende bir devrim alametiydi.
tekrar tekrar dinlemekte, giderek fink'e bağlamakta bir sakınca görmüyorum. faide görüyorum, bilakis... 'hırsızlar'ı dinleyin, tekrar konuşalım..
fink'te beni bunca etkileyen şeyin ne olduğunu sözle anlatamam. ne ki seneler evvel, biraz da gecikerek, 1996 sonunda dinlediğim bir albümün etkisiyle karşılaştırmalı anla(y)(t)abilirim ancak.
yaşar kurt, tıfıl yaşamımıza bir sokak şarkıcısı olarak girmiş idi. pek tuhaf, pek hüzünlü zamanlardı. stüdyoya sadece gitarıyla girip içinden geldiğince söylediği şarkılardan mürekkep "sokak şarkıları" albümü, garipsemeyiniz, bende bir devrim alametiydi.
tekrar tekrar dinlemekte, giderek fink'e bağlamakta bir sakınca görmüyorum. faide görüyorum, bilakis... 'hırsızlar'ı dinleyin, tekrar konuşalım..