insan neyle yaşar?



Semyon tekrar sordu:
- Söyle bana Mihail, Tanrı seni neden cezalandırdı; Tanrı'nın üç kelamı nedir söyle, ben de bileyim.

Mihail şöyle cevap verdi:

- Tanrı onu dinlemediğim için beni cezalandırdı. Ben cennette bir melektim. Bir gün ona karşı geldim... Tanrı beni bir kadının ruhunu almaya yollamıştı. Yeryüzüne indim; bir de baktım ki yeni doğum yapmış, hasta bir kadın uzanmış yatıyor, ikiz doğurmuş, iki kız. Kızlar annelerinin yanında debelenip duruyordu, kadıncağız da onlara memesini uzatamıyordu. Beni görür görmez ruhunu almak için Tanrı'nın gönderdiğini anladı; ağlayıp yalvarmaya başladı: "Tanrı'nın meleği! Kocamı yeni gömdüler, ağaç altında kaldı. Ne öksüzlerimi büyütecek kardeşim, ne teyzem, ne de annem var. Alma canımı, izin ver çocuklarımı besleyip büyüteyim, kedi ayakları üstünde durduklarını göreyim! Çocuklar ana-babasız yaşayamaz."

Ben de kadının sözünü dinledim, çocuklardan birisin tutup göğsüne yanaştırdım, ötekini eline verdim. Sonra da göğe yükseldim. Tanrı'nın huzuruna çıkıp şöyle dedim: "Lohusanın ruhunu alamadım. Babayı bir ağaç ezmiş, anne ikiz doğurmuş; ruhunu teslim etmemek için yalvarıp yakarıyor, 'izin ver çocuklarımı besleyip büyüteyim, kendi ayakları üzerinde durduklarını göreyim! Çocuklar ana-babasız yaşayamaz,' diyor. Ben bu kadının ruhunu alamadım."

Tanrı da bana şöyle dedi: "Git kadının ruhunu al, sonra da şu üç kelamımı öğren: İnsanda ne var? İnsana ne verilmemiştir? İnsan neyle yaşar? Bunları öğrenince yine göğe, yanıma döneceksin."



Ben de yeryüzüne indim, lohusa kadının ruhunu aldım. Kadının çocukları göğsünden ayrıldılar. Cansız vücudu yatağa düştü, kızlrdan birinin ayağını ezdi. Köyün üzerinde yükseldim, kadının ruhunu Tanrı'ya ulaştıracaktım ama rüzgara yakalandım, kanatlarım tutulup koptu; ruh tek başına Tanrı'ya yükseldi, bense yeryüzüne, yolun kenarına düştüm.