Belki düstur baştan beri yanlıştı...Belki de kitapta yazdığı gibi Tanrı, neyi O'ndan daha fazla severseniz, onu sizden alırdı. Kendiniz dahil.
Gideceği yerin elbet bir haddi hududu olduğunu bile bile katırın sırtına yükü bindirmeye devam etmek, yıllarca bu blog'da yazılan "hatıratı müziğin üzerine yıkmak" düsturunu istiap haddinden emekli etti sevgili mamaperverler. Yük, her adımda ağırlık merkezini değiştirerek sabrı da etkisiz hale getirdikten sonra, yavaştan hiç taşmaması gereken yerlere taştı da üstelik. Taştıkça da ağırlaştı.
Fazla sese ne hacet; yetinip, memnun kalacaklarımızın gerçekten öyle olduklarını, onları kaybetmeden nasıl anlarız ki? Her neyse, kıvamı hafif artırılmış gibi yapılmış kişisel gelişim lafları da "istiap eşeği"ne yaramıyor; yaramayacak.
Stephan Micus, neyin, sonuna kadar kafi geleceğini bas bas bağırıyor işte.