Fars-ı Misal



Tamamı neredeyse monologtan ibaret bir romandaki "dedim kendi kendime" ve "diye düşündüm" tekrarları, kolunuza batırılıp sinirinizi zıplatan iğneler gibi. Plağı nasıl tutacağını, temizleyeceğini, saklayacağını bilemeyen acemi bir plak dinleyicisinin plak üzerine kondurduğu çizikler misali… Romandan zevk almak için bu iğnelere bir şekilde duyarsızlaşmanız ve ruhunuzu şeytana sattığınızı göstermeniz gerekiyor. Oysa kusurların sürece içkin/içkinmiş gibi olanından; plak iğnesinin vinil üzerine bıraktığı çizgilerden ya da düşüncelerin sahiplerini birbirinden ayıran çizgilerin belirsizliğinden, gocunmaz dinleyici/okuyucu. Aksine; çok çalınmış güzel bir plağın ya da çok düşünen biraz flu bir zihnin kusurları, ne ile hemhal olduğunun farkına vardırır insanı. Birbirleriyle paralel düşünen karakterler yaratmak, onların düşüncelerini ayırmaya çalışan çizgilerin yokluğunu tolere eder hatta cazip kılar ama, yapay çizgiler gözü de, kafayı da tırmalar. Sonra Tecnics MK-1210’un da, güzel  kapaklı bir “göndermeli roman"ın da sadece adı kalır.