Drum'n'Bass nereye?

Alttaki videoda gönlümüzün kraliçesinin derdini anlatırken "modern dokunuş"lardan ve drum'n'bass'ten dem vurmasından sonra , bir "drum'n'bass nerelerdeydi, neler oldu da nerelere geldi..." fırtınası bizi sardı saygıdeğer mamacillolar. 1990'lı yılların ilk yarısından itibaren başlayan janr , o yıllarda şüphesiz muhafazakar dinleyiciler tarafından en çok sataşılan janrlardan biri oldu. "Garage'larda 3-5 kişilik veletlerin kendin-çal-kendin-dinle düsturu ile saçmaladıkları bir tür bişeyler işte" olduğuna uzun müddet herkesi inandırmaya çalıştılar lakin , olaylar çok farklı gelişti malumunuz. Drum'n'Bass yıllar içinde, o yeraltı hangarlarından çıkıp, onlarca kola ayrılıp , milyonlarca kulağı zehirledi. Ana akım listeleri zehirlemezden evvel , dünya müziği ile sevişip , bu sevişmeden olan oğlan çocuğunu da dünya müziği haline getirdi.
Drum'n'Bass, Dub , Garage , Dubstep, Breaks gibi şeyler deyince söz konusu işlerin başatlığını yapan bir iki memleket gelir akla ilk etapta lakin size İspanya desem? Evet evet yanlış okumadınız ,bugünkü konuğumuz güzel İspanya'dan DJ Filastine. Muhteremi size anlatmak zor , en iyisi "kimim ben?" sualini kendi ağzından cevaplasın bizlere : " i am a specialist in counter-hegemonic brown sound, world's only luddite laptopist, on a mission to jam their signal with my noise..." Diyecek tek şey var : Vay arkadaş!
filastine.jpg
Filastine 2000'lı yılların başlarından itibaren öncelikle bazı lokal yeraltı toplamalarında kendisini göstermeye başlar. Giderek işlerini verdiği toplamalar lokalliklerini yitirip, tüm Avrupa'da isminin duyulmasına vesile olurlar. 2006 yılında Soot Records etiketi ile yayınlanan debutu "Burn It" ile etrafı iyiden iyiye yakmaya başlayan Filastine , bu sene ikinci albümü Dirty Bomb 'u da raflara bırakıverir.
Filastine - Burn It.jpgFilastine - Dirty Bomb.jpg
Plakların her ikisininde de dikkatimizi çeken ilk şey , birçok parçada Filastine'in müziğe "konuklar" davet ettiği oldu. Yalnız bu davetler alışkın olduğumuz featuring'ler gibi sadece "bi uğrayıp kaçarak" işi soğutmaktan ziyade daha da bir ısıtıyor. Kendileri de salt misafir olmaktansa işin içine-derinine girdiklerinden, mevzudan son derece haberdar görünüyor ve yapılması gerekeni yapıyorlar sadece. Filastine'in kafasından ise nasıl görüntüler geçtiğini hala anlamaya , görmeye , hissetmeye çalışıyoruz.

Yazının bir yerlerinde dem vurmuştuk sanırım "muhafazakar müzik dinleyici"lerinden , hani neredeyse (on)yıllardır pelesenk ettikleri laf vardır ya "..bilmiyorum , bu müzik çok ...soğuk?..yani.." İlk başlarda buna tevazuyla yaklaşıp yıllar geçtikçe derdi anlatmaktan dil epilasyonuna uğramış mamacılar için geliyor Filastine ; soğuğu mu kaldı artık yahu , adam her yeri yakıyor , gerçek bir İspanyol gibi!
Olabildiğince sıcak ve acılı servis ediniz.