piyanodaki cadı


"Rumeli Vilayetleri Umumi Müfettişliğine;


Devletlü efendim hazretleri, Doyran kazasının 'Köşklü' ve 'Savcılı' köylerinde, cadı diye tabir olunan hayali bir cismin ortaya çıkması dolayısıyla, bahsedilen köyler ahalisi tarafından yeni defnedilmiş iki cenazenin kabirlerinde yakıldıkları haber alınması üzerine yapılan tahkikat sonucunda; bundan kırk gün önce vefat eden Ali Onbaşı ve Hanım Ali isimli kişiler güya cadı veya buradaki tabiriyle vampir olup önce halasının kızı Fatma'nın evinde gece saat bir sıralarında süt pişirirken tenceresine kum atıldığı ve evdeki tencere ve sahanların karıştırıldığı ve bu halin beş-on gece devam ettiği gibi ölen kişinin kendi evinde de aynı durum meydana geldiğinden, bundan ölen kişilerin cadı olduklarına inanılarak mezarları açılıp yakıldıkları anlaşılmış ve yapılan bu hareket, medeniyetle ve insanlık şerefiyle izah edilemez olduğu gibi esasen hükümete malumat verilmeksizin kabirler açılıp, gömülmüş cenazelerin yakılması kanunen ceza gerektiren fiillerden olduğundan, bunu yapanlar hakkında kanuni takibat yapılmak üzere evraklarıyla adliyeye sevk edildikleri, bilgilerinize arz olunur."

 


izzy



İnsan 17'sinde neyse, her yedisinde de o mudur Izzy? Sanki yine gidilse, kendiliğinden siyah beyaz mı olacaktır o sokaktaki köşe? Tıpkı albümde hissedildiği gibi, her şeyin de bir illüzyon olması mümkün değil sanki ha Izzy? Pek tabi yine o köşe siyah beyaz, pekala yine Izzy incecik bir estetik, gayet de bazı pazarlar güneşli. Selamını aldık, ürkek selamımızın alınmasına duyulan hürmetle.

neydi kulak maması?


Budalanın biri köye giderken yolunu kaybeder. Yolu sorduğu kimseler ona, "Nehrin kıyısındaki ağacın yukarısına doğru yürü" derler. Budala da gider, ağacı bulur. Ağacın yukarısına dedikleri için başlar ağacın yukarısına tırmanmaya. Çıkar çıkar, tam en uca gelince dal eğiliverir. Düşerken dala tutunup orada asılı kalır.

O sırada sırtında binicisiyle bir fil o tarafa doğru yaklaşır. Ağaçta asılı olan budala, bağırıp ağlayarak fil sürücüsüne yalvarır. "Aziz efendim, çok korkuyorum, ne olur beni buradan aşağı indirin."

Fil sürücüsü, bunun üzerine filin kancasını elinden bırakıp, her iki eliyle birden adamın ayaklarını tutar. Çekerek onu aşağı indirmeye çalışır. Birden fil hareket edip altından çekilince, adam da kendini budalanın bacaklarına asılmış halde havada bulur.

Daha da telaşlanan budala, fil sürücüsüne akıl verir. "Çabuk bir şeyler söylemeye başla" der. "İnsanlar sesini duyarlarsa gelip bizi kurtarırlar. Yoksa burada kalırsak bir süre sonra elbet düşüp, nehrin akıntısına kapılır gideriz."

Budalanın aklına uyan fil sürücüsü, bağırarak tatlı tatlı şarkı söylemeye başlar. Budala da şarkının verdiği keyifle zevklenerek, bir anlık heyecanla el çırpmak için tuttuğu dalı bırakıverir. Her ikisi de nehre düşüp boğulurlar. Hala nehrin yanındaki o ağacın dibinde o şarkının duyulduğu söylenir.


Bir ağacın altında beklerken, "gelen giden var mıdır?"a dahi bakamamak olabilir mesela, bu hikaye de değilse kulak maması.

şiddetle meyyal


Epinefrin (bildiğiniz Adrenalin) hormonunun, tıpta lokal anesteziklerin etkisini uzatmak için kullanılmaya başlamasından beri, bunun kulaktan da alınabileceği fikri damarlarımızda geziniyor. Fizyolojik etkinin (her ne kadar geciktiricili olsa da) elbet bir nihayete ereceği kesin de, ermeden evvelki eylemler yana kar kalıyor. Ne de olsa nefret, ancak bir başkasına yönlendirildiğinde cezai hüküm taşıyor.

provake

Eminiz ki XX. asrın en muhafazakar estetik kuramcılarından biri olan Enrico Fubini'nin müziğin estetiğini anlamlandırmaya ve çıkarttığı bu subjektif anlam merceğinden genelde estetik, özelde de müzik tarihine baktığı çalışmalardan birinden bir alıntı yapmak elzem.

" ...Bu bakış açısından, müzik eğer tarihsel anlar, içinde yer alınan bağlam, toplumsal işlev ve diğer sanatlarla, özellikle de şiir ve edebiyatla iletişime geçen ilişki tipleri uyarınca kendi üzerine yoğun bir dikkat çekiyorsa, sonuçta çok çeşitli meslek kategorileri arasında hangilerinin müziği doğrudan veya dolaylı olarak ilgilendirdiğinin yazılabileceği açıktır: Filozoftan pedagog ve ahlakçıya, matematikçiden akustik fizkçiye, edebiyat eleştirmeninden politikacıya, sanat amatöründen uzman eleştirmen ve müzikologa, geniş anlamıyla tıpçıdan sosyologa pek çok farklı meslek grubu. Müzikteki nispeten daha yakın zamanlı gelişmeler, özellikle de son birkaç onyıldakiler, şimdiden öngörülemeyen çalışma kategorileri adına, hiç şüphe yok ki taze bir merak uyandırabilirler - caz, elektronik müzik ve daha yeni olan bilgisayar müziği örneklerinde olduğu gibi."

Estetica Della Musica, Enrico Fubini 1993 (Müzikte Estetik, Dost Kitabevi Yay. Ankara, 2006)

Flying Lotus'un, interdisipliner kulakları daha ilk görüşte çeken estetik tavrı, tam da Fubini'nin tuhaf bir şekilde betimlemeye çalıştığı bu "taze merak"lara sebebiyet vermiyor mu? Prodüktörün, bilhassa kıyıda köşede kalmış kırıntılarından oluşan uzun çaları boyunca, hem onun başka deryalarla olan münasebetine tanık oluyoruz, hem de (ne kadar törpülemeye çalışsak da) o mümkün olan, vefakat hakikate belki de asla dönüşmeyecek "o diğer oluş biçimleri" üzerine düşünüyoruz. Hatta bazılarını uzansak tutulacak bir yakınlıkta bile hissediyoruz. Evet, onun gibi.

yeni siyah


Müzik - zaman ilişkisinde kırılma yaratanlar da yok değil. 2000'li yılların başlarının mühim aktörlerinden olan Morr Music'in ağır toplarından Lali Puna'nın, The Human League cover'ı Together In Electric Dreams, hatırlattığı his ile çok daha eski bir tarihe aitmiş gibi gelse de, geçen neredeyse 10 yılda kokusunu yitirmediğini müjdeliyor. Ezcümle, hiç olmayacak şeyi, olur yapıyor.

saatleri ayarlama enstitüsü


Birilerinin cehenneminin başkalarının huzuru olduğu bir yerde cehennemin de huzurun da ne anlamı kalır ki? Bir önceki kuşağın cehennemine şahit olan X'ler için bu hatırat, küçük sıcak evlerdeki televizyon ekranlarından fışkıran çocukluk anılarından ibaret değil mi?

All Along The Watchtower, bestecisi Bob Dylan'dan çok daha fazla şeyi Jimi Hendrix Experience monitörlerinden fışkırtıyor. Orjinalini unutturan cover'lar da hatıratı ondan alıp, kendisinin eyliyor.