ev sahibimiz, geçici bir süreliğine baklava diyarında ikamet edecek, biz de kiramızı buradan onun hesabına kulakmaması cinsinden yatıracağız. okurları mamasız bırakmama sözünü vermiş bulunduk bir kere.
bu sefer mamamız bir filmin bahsinden oluşuyor. gomorra'yı seyretmeyen varsa, hemmmen seyretsin, en yakındaki korsan dvd'ciden çektirerek.
filmin, tuhaf ilişkilerle ve işlerle iştigal eden kahramanlarına fon oluşturan toplukonut ve banliyö mantığını işaret etmek isterim. o insanları o hale getirenin belki de bu rasyonel yapılaşma olduğunu iddia edecek yığınla kent teorisyeni var. modernizmin sonunun tarihlendirilmesini anımsayalım: bir tarafı siyahlar bir tarafı beyazlar için 1950lerin sonunda tasarlanmış pruitt-igoe toplukonutları (ki ciam mantığındaki bir şablonu yeniden üretiyordu) 1970lerin başında, daha 20 yıl geçmeksizin suç ve yozlaşmanın yuvası olduğu gerekçesiyle yokedildi. yıkımın başladığı saat, kimilerine göre modernizmin öldüğü saattir.
"peki, nerede kulakmaması?" diyeceksiniz, değil mi sekter okurlar? alın size mama, hem de en babasından: phillip glass'tan pruit-igoe'nin yıkımına bir güzelleme..