mesuliyet müzesi


Kökler mevzusunun kafaya sirayeti sadece en eskilerin, en alttakilerin kılavuzluğu ile olmuyor elbet. Kök, bir nebze de hayatın belirli bir dönemine ait plüralist bir seçimin sonucu da olabiliyor. Üzerinde uyunmayan bir yatağa rastgele bırakılmış iPod'un içerisinden, kulağın gidip Fugees'i bulması ve bunu müthiş bir şaşkınlık ve sevinçle karşılaması gibi örneğin. Kök iPod'da değil elbet, Fugees'in The Score'unda saklı.



Yeni Dünya'da, mikrofonu eline alanın Afrika Bambaataa'yı mihenk alması kadar doğal bir şey olmayacağı aşikar. Sonradan Yeni Dünya'ya gayet uyumlu bir şekilde bir yıldızlar topluluğuna dönen Fugees'in, köklerimize sirayet ederek, halen var olanı değiştirme kudretine sahip olduğu da en az o kadar aşikar.  The Score, bir nevi tüm Fugees külliyatının özeti gibiyse, kök de olan biten her şeyin çekirdeği işte. Sessizce kabullenmek yeterli(ydi), fazla kurcalamaya gerek yok(tu).


başka dilde yorulmak!






başka dilde yorulmak!

nerede yorulduğunun ne önemi var, mevzu yorulmak değilse eğer! insan hayatında kaç dilde kendini evinde hissedebilir ve çocukluğunda kaybettiğini sandığı bir kelimeyi başka bir dilde bulmasının imkanı var mıdır? düşündüğümüz dil içine düştüğümüz dil ne yazık ki…”ne yazık ki” seçim şansı elimizde olmayışından, başka bir şeyden değil, aman! peki ya içinde sarhoş olduğumuz dil hangisi? içinde yaşadığımız dile anadilimiz diyoruz da içinde sarhoş olduğumuz dile ne diyoruz beyler? hadi bir el atın buna.
hiçbir dil hiçbir dile çevrilmiyor ne yazık ki, o yüzden bir dil bir insan belki ve her insan ayrı bir dünya. ΠΩΠΩΠΩ! anlaşmak namümkün bu dünyada dilsiz olmadıkça!



ΉΜΟΥΝ ΚΟΥΡΑΣΜΕΝΗ ΓΙΑ ΝΑ ΖΟΥΣΑ ΣΤΗΝ ΑΛΛΗ ΓΛΩΣΣΑ ΑΛΛΑ ΤΩΡΑ ΜΟΥ ΛΕΙΠΕ ΠΟΛΥ! ΕΧΩ ΕΝΑ ΜΕΓΑΛΟ ΚΑΙ ΝΕΟ ΠΑΡΑΘΥΡΟ ΜΕ ΕΛΛΗΝΙΚΑ. ΔΕΝ ΞΕΡΩ ΠΩΣ ΘΑ ΖΩ ΧΩΡΙΣ ΑΥΤΗ! ΠΡΩΤΗ ΦΟΡΑ ΣΤΗΝ ΖΩΗ ΜΟΥ ΑIΣΘΑΝΘΗΚΑ ΑΛΛΟ ΧΩΡΟ OΠΩΣ ΣΠΙΤΙ ΚΑΙ ΟΠΩΣ ΠΑΤΡΙΔΑ! ΙΣΟΣ ΗΜΟΥΝ ΕΚΕΙ ΜΙΑ ΦΟΡΑ ΚΙ ΕΝΑΝ ΚΑΙΡΟ... ΚΑΙ ΝΟΜΙΖΩ ΕΓΩ ΨΑΧΝΩ ΜΙΑ ΛΕΞΗ ΠΟΥ ΛΕΙΠΕ ΟΤΑΝ ΗΜΟΥΝ ΠΑΙΔΙ. ΕΛΠΙΖΩ ΟΤΙ ΘΑ ΒΡΩ ΜΙΑ ΜΕΡΑ!

δυστυχώς είναι δύσκολο να μεταφραστεί κάτι!