Kökler mevzusunun kafaya sirayeti sadece en eskilerin, en alttakilerin kılavuzluğu ile olmuyor elbet. Kök, bir nebze de hayatın belirli bir dönemine ait plüralist bir seçimin sonucu da olabiliyor. Üzerinde uyunmayan bir yatağa rastgele bırakılmış iPod'un içerisinden, kulağın gidip Fugees'i bulması ve bunu müthiş bir şaşkınlık ve sevinçle karşılaması gibi örneğin. Kök iPod'da değil elbet, Fugees'in The Score'unda saklı.
Yeni Dünya'da, mikrofonu eline alanın Afrika Bambaataa'yı mihenk alması kadar doğal bir şey olmayacağı aşikar. Sonradan Yeni Dünya'ya gayet uyumlu bir şekilde bir yıldızlar topluluğuna dönen Fugees'in, köklerimize sirayet ederek, halen var olanı değiştirme kudretine sahip olduğu da en az o kadar aşikar. The Score, bir nevi tüm Fugees külliyatının özeti gibiyse, kök de olan biten her şeyin çekirdeği işte. Sessizce kabullenmek yeterli(ydi), fazla kurcalamaya gerek yok(tu).