
ignotum per ignotius

ölümcül eylemce
15tebir uc
Karisik kasetten ve karisik kasetcilikten vazgecmedik. Plak, dat, kaset, CD, mp3... hala karistirmaya devam ediyoruz.
Corto Ramirez - 15tebir uc by corto
müsebbip mızıka
alelâde bir gece

Var olmak mı, yok olmak mı, bütün sorun bu!
Düşüncemizin katlanması mı güzel,
Zalim kaderin yumruklarına, oklarına,
Yoksa diretip bela denizlerine kaşı
Dur, yeter! demesi mi?
Ölmek, uyumak sadece! Düşünün ki uyumakla yalnız
Bitebilir bütün acıları yüreğin,
Çektiği bütün kahırlar insanoğlunun.
Uyumak, ama düş görebilirsin uykuda, o kötü!
Çünkü o ölüm uykularında,
Sıyrıldığımız zaman yaşamak kaygısından,
Ne düşler görebilir insan, düşünmeli bunu.
Bu düşüncedir uzun yaşamayı cehennem eden.
Kim dayanabilir zamanın kırbacına?
Zorbanın kahrına, gururunun çiğnenmesine,
Sevgisinin kepaze edilmesine,
Kanunların bu kadar yavaş
Yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine,
Kötülere kul olmasına iyi insanın
Bir bıçak saplayıp göğsüne kurtulmak varken?
Kim ister bütün bunlara katlanmak
Ağır bir hayatın altından inleyip terlemek,
Ölümden sonraki bir şeyden korkmasa,
O kimsenin gidip de dönmediği bilinmez dünya
Ürkütmese yüreğini?
Bilmediğimiz belalara atılmaktansa
Çektiklerine razı etmese insanı?
Bilinç böyle korkak ediyor hepimizi:
Düşüncenin soluk ışığı bulandırıyor
Yürekten gelenin doğal rengini.
Ve nice büyük, yiğitçe atılışlar
Yollarını değiştirip bu yüzden,
Bir iş, bir eylem olma gücünü yitiriyorlar.
Ama sus, bak, güzel Ophelia geliyor.
Peri kızı dualarında unutma beni,
xatirxwazî
işin nihayeti

Sıcak, nemli yatağımda yatarken bütün bu sorunlar önemini kaybediyordu. Tanrı gerçekten var mı, yoksa kutsal imtiyazlarının korunmasını gözeten bu yeryüzü güçlüleri tarafından, vatandaşlarını daha da rahat sömürebilmek için, kendi tasarılarına göre mi yaratılmıştır; yeryüzünün gökyüzüne bir yansıması mıdır; bu gibi şeyleri artık umursamıyor, ben yalnız sabaha çıkıp çıkmayacağımı bilmek istiyordum. Ölümün karşısında mezhebin, imanın, itikadın ne kadar gevşek ve çocukça olduğunu hissediyordum. Sağlığı yerinde ve mutlu olanlar için, eğlencelik şeylerdi bunlar. Ölümün ve çektiklerimin korkunç gerçeği karşısında, kıyamet günü üzerine, ruhun ahretteki mükâfatları üzerine bana telkin ettikleri şeyler, tatsız bir aldatmaca oluyordu. Bana öğrettikleri dualar, ölüm korkusu karşısında etkisizdiler.”
Sadık Hidayet, Büf-i Kür 1936.
500 yıl yere kapanan shylock

işte o zaman

korkaraduymak

...Şizofren, kendisini "özgür, sorumsuz, yalnız ama neşeli" bir insan olarak yeniden üretir; hiç kimseden izin istemeden dilediğini söyleyebilir, istediğini yapabilir. Arzu hiçbir şeyden yoksun değildir; bütün engellerin ve kurallar düzeninin üstesinden gelen bir akıştır. Arzu, bundan dolayı her ne olursa olsun asla bir ego olarak tasarlanamaz. Şizofren, deli olma korkusuna bütünüyle son vermiş kimsedir."
Bir süredir İnternet ortamlarına "sızdırdığı" işlerle takibimize muhattap olan Ventochild, işi video-art denen tuhaflıklara da taşıyarak iyice mama kıvamına geliyor. Formül bu sefer tersten işliyor: Tırstıkça dinliyoruz.
tepedeki hüzme
Հրանդ Տինք
baktım
batıdan doğmamıştı güneş
baktım
yerliyerindeydi dağlar
caddeler bildiğim caddelerdi
arabalar bildiğim arabalar
bir o yandan bu yana
bir bu yandan o yana
tüketen kaldırımlar
dedim
ne var dedim n'olmuş dedim karadeniz mi taşmış
sakarya mı kopmuş ortayerinden
hayır dediler
erciyes mi püskürmüş ege mi donmuş
gül mü açmış tuzgölü'nün tuzunda
kavakta nar mı bitmiş
meyvadan mı iğilmiş ankara'nın selvileri
dile mi gelmiş kerpiç
mezarlar mı örgütlenmiş
hayır dediler
baktım
oğlan kızı takıvermiş gidiyordu koluna
vatan ne ki
sınıf ne ki
kurtuluş ne ki?
bir yeşil yanıyordu bir kırmızı lambalar
sanki sudan geçiriyordu sürüsünü bir çoban
herkes en önemli noktasına birşeyler iliştirmişti
kadınların en ilginç yerleri yine hep oralarıydı
yine hep oralarındaydı erkeklerin aklı fikri
kuyruklu yıldız da geçmemişti üstelik
katır da doğurmamıştı
ejderha da görülmemişti dikmen tepelerinde
çankaya sırtlarında evran da
ama işte nedense
bütün gazeteler ikinci ve üçüncü ve hatta ekispires baskı yapmışlardı o gün
ve daha mektep yüzü görmemişler bile
ceplerinde ekmek ve sigara parası bulunmayanlar bile
havada kapıyorlardı bütün gazeteleri
..."
laleler, hasan hüseyin
suç ve ceza
