Orda olmak, Yerde.

Uzun bir müddet kullanılıp sizinle beraber olan kişisel eşyalarla, belki de eşyanın tabiatı gereği, aranızda tuhaf bir bağ oluşmaya başlaması kaçınılmaz oluyor. Belirli zaman ve mekanlarda onsuz kendinizi bir eksik hissetmeniz, onu arayıp bulamazkenki tedirginliğiniz ve telaşınız, o sizinle birlikteyken varlığını unutacak kadar yalnız, sessiz ve huzur dolu oluşunuz hep bu bağlılığın emareleri diye düşünürüm. Özellikle de günlük hayattaki ufak dramlardan zaman zaman bu kadar etkilenmemize de başka bir emare dersek, iyice netleşir sanırım hadise. Ha, bu blogu takip eden okurların ekseriyetinin hayatlarında tüm kıtayı hatta gezegeni etkileyecek dramlar , trajediler ve tesadüfler olmadığını varsayarsak (olduğunu iddia edenler lütfen benimle temasa geçsinler...) bu tip kalp kırıklıklarının hayatımızdaki yerini paylaşmış oluruz demektir.

"Kalbimdeki yeri bambaşkaydı, hala da öyle. Sanırım insanın ten teması kurduğu ender cisimlerden biri olması , aradaki duygusal bağın daha da derinleşmesine ve yıllarca taze kalmasına sebep oluyor. İnsan hiçbir zaman ondan ayrılmayacağını düşünüyor. O kırıldığı zaman onun da tüm dünyası kırılıyor. Baktığı herşeyde, kısa bir süre sonra bir çatlak beliriveriyor. Başkaları da olsa yıllar içersinde, çok daha "yetili"leri de olsa gelip geçen, hep onu arıyor; o çatlak baki kalıyor, kendisine bile zor itiraf etse bile. Hem kendine edilen her itiraf hep hayatı daha da cızırtılı, pürüzlü hale getirme tehlikesi taşıyor kısa vadede."

O kırıldığı zaman onun da tüm dünyası kırılıyor... Baktığı herşeyde, kısa bir süre sonra bir çatlak beliriveriyor.Gözlük deyip geçemiyor, çatlamış cam elinde bunları düşünüyor... Tord Gustavsen Trio size tam bunları düşündüğünüz anda kuzeylerden sessiz sedasız fısıldıyor : Being There ve The Ground ...

tord8264063e2f34100e0379df19685fd2cb_full

jazz_club-1163158667_i_4450_full

0 comments:

Yorum Gönder