dostların müthiş işi, dünkü hikayeyi çiçeklendiriyor: bandista, coşkusunu ancak alıntılayarak paylaşabileceğimiz bir kafayla, şarkılarını ve marşları yeniden yeniden, pek güzel pek neşeli söyleyip bize, hepimize armağan ettiler dün! marş dediğimize bakmayın: o bildik hallerinden dünyaya, bir sürü ritme, tarza fışkırmış hakiki enternasyonal bir şalaladan bahsediyoruz.
"kalplerimizde, kardeşlerimizde, kardeşlerimize..." notunu da aktararak..
buyrun, buradan yakın. ya da istediğiniz yerden yakın.. sadece bunu da değil, nasıl denk gelirse!
BANDİSTA - De te Fabula Narratur
Armağanımızdır!
Dünyayı değiştirmek mümkün; çığlıklarla, terle, mağlubiyetlerden süzülen demle, sözle, eylemle, müzikle; tezlikle elzem ve nikbin tebessümümüzle, dansımızla, devrimimizle, devasa MÜMKÜN!!!
Armanığımızdır yıldıza, mayısa, kara-kızıl bayraklara, yumruğa, doğacak güneşe, unutmadık inandık bulanmadık bilendik diyenlere, bilenlere ve bilmeyenlere, mor giyenlere, sarı sepya hüzünlere, kahrı çekenlere, tahtı devirenlere, işçilere, işsizlere, mülksüzlere, düşmüşlere, düş kuranlara, yek duranlara, pek çok, hem de pek çok olanlara, sizlere, kardeşlerimize.
Bandista - De Te Fabula Narratur albümü 1 Mayıs sabahı 1 Mayıs alanında, www.tayfabandista.org adresinde ve bir marşın söylenmesi gerektiği her an, her yerde.
çünkü anlatılan bizim hikâyemizdir...
De te fabula narratur, senin hikayeni anlatıyorlar*
Bandista bir aralık, bu darlık bu basmakalıp, bu ayık kafayla esrik taklitleri, bu aramızda yaşayan katilleri teşhir etmek gerek dedi evde uyuklarken. Uyanmak gerek dedi önce kendi kendine, evde bir gitar çaldı manuş, klarnet aktı meyanlı, kaydırmalı, akordeon zaten doldurmuştu köşe bucak, vurmalılar hazırdı "marş"a, başladı ev'in hikâyesi, varyetesi söküp söküp yapmanın.
Bandista evi şenlik kıyamet bir eylem bandosu şimdi ses vermekte ska, balkan, vertov, reggae, eşitlik, özgürlük, cango, votka, adalet, kökler sularından... Bandista evinde geceler gündüz gündüzler denktir geceye, bu evde güneş batsa da dinlenir ev hece heceye. Bu evin odaları geniş uzun dar hayal; bu evde mebzul miktar kapılar kilitsiz gıcırdar. Bu evde koridorlar, sokaklar ve meydanlar, sahneler salonlar dansla sesle hınçla çığlıklar... Bu ev bir dağ başında bir gettoda ya da down-town'da, bu ev dev bir karavan bu evi bulur arayan. Bu evin sakinleri kara kızıl mor renkleri, yeşil sarı turunç ve nar, bu ev binbir bedenle var. Bu ev döker alınteri, bu ev rahim yangın yeri; söndürür kandilleri nice esrik sever evi. Bu evde geçmiş hüzünle değil hüsnü kabulle, bu evde gelecek yokla değil beklenir telaşla. Bu ev tenha bu ev dar-maduman kanma yalan, gözyaşları ağıtlar destanlar epik tasalar, bu evde yasalar değil ses verir yoldaş maison'lar!
...Sollte jedoch der deutsche Leser pharisäisch die Achseln zucken über die Zustände der englischen Industrie und Ackerbauarbeiter, oder sich optimistisch dabei beruhigen, dass in Deutschland die Sachen noch lange nicht so schlimm stehn, so muss ich ihm zurufen: De te fabula narratur!
...ama eğer Alman okur, İngiliz sanayi ve tarım işçilerinin durumuna omuz silker, ya da iyimser bir biçimde Almanya'da işlerin bu kadar kötü olmadığı düşüncesiyle kendini avutursa, ona açıkça şunu söylemeliyim: "De te fabula narratur!'
Karl Marx, Das Kapital, Vorwort / Önsöz, 1867
"De te fabula narratur, senin hikâyeni anlatıyorlar... bize söyleyeceği bir şey daha vardır: Warensprache'nin [meta dolaşımının dili], metaların dilinden telaffuz edilmiş anlatısını (biteviye kapitalizmin konuşması) tercümesi yeterli değildir: onun yerine başka bir anlatının, yepyeni bir anlamın konulması, kısacası "başka bir hikâyenin anlatılması" gerekir. Bu "yeni hikâyeyi dinlemek" için birçok kulağın dikilmiş olduğunu biliyoruz. Ama diller kendi kendilerine konuşamazlar. Farklı hikâyelerin –neredeyse sayısızca– nasıl olanaklı olduklarını anlamış olmak pek şaşırtıcı gelebilir."
Ulus Baker, Marx'ın Bir Çift Sözü Var, 1996
1 comments:
[...] on sene farkla da olsa, Fransa’nın Bandista’sı geliyor; müzikaliteden hiç ödün vermeden, bilakis önümüze fener tuta tuta [...]
Yorum Gönder