ba ba Parov'a bak Parov'a...
Şef:
sputnick
on 23 Haziran 2009
2007 senesinin son günlerinde kulak maması'nın amcası ile beraber Parov Stelar'ın canlı performansına çok da büyük olmayan ama işlevi yerinde beklentilerle giderken , sonucun bu kadar net olacağını emin olun tahmin etmiyorduk. Sonuç şuydu : Parov sıradan bir dans ve nu-jazz dj'i/prodüktöründen birkaç ons fazlasıydı.. Canlı grubu da amatörlüğün bitip profesyonelliğin gözüktüğü o en lezzetli kıvamda gezinen elemanlardan oluşunca bir DJ'in işi oldukça kolaylaşıyor haliyle. Bir canlı müzik icrasına iştirakiniz sırasındaki halet-i ruhiyenizin, o performansı hayatınızın geri kalanında da nasıl hatırlayacağınızı derinden etkileyeceği gerçeğinden yola çıkarak o günden beri düşünürüm : Bizim kafalarımız mı çok iyiydi o gece de performans şahane geldi , yoksa performans şahane olduğu için mi bizim kafalar şukelaydı bilemiyorum. Ama ikinci seçeneğe hep daha yakın duracağım hayatım boyunca. Avusturya'nın gülü Parov Stelar'ı ne zaman DJ masasının arkasında görsek hoperlörlere en yakın yerlerde duracağımız gibi. Gerçi kendileri son zamanlarda memleketi daha bir sık ziyaret eder oldu ; hatta bu ziyaretleri kaçırdığımız da oldu lakin , onların bedelini ziyadesiyle ödedik.Ne olursa olsun, şu ana kadar kendileriyle tanışmamış olanlara ,kimdir nedir diyenlere güzel bir toplama 2009 senesinden...Mamacılara , şampanyalı aşure niyetine.
4 comments:
Bilen bilir, vakti zamanında bir "Bulutsuzluk Özlemi" konserine gitmiştim arkadaşlarla. Şarap, bira beleş, ortam güzel... Bir ara arkadaşla birbirimize "ulan "Soundgarden" gibi çalıyor herifler" demiştik. İnsan iki dakika Nejat-Chris karşılaştırması (ses, görüntü vs.) yapar, olayı orada kapatır değil mi?
Yok! Ben gittim ertesi gün o gazla, adamların yeni albümünü (Yol) aldım. Türk rock camiasına destek vermenin huzuru dışında bok alamadım albümden. Öyle bi'kenarda durdu yıllarca.
Diyeceğim (halet-i ruhiye yerindeyse) kötü konser yoktur.
(Ne yazık ki artık Soundgarden da yok)
izmir'de değil bulutsuzluk soundgarden'a, küçük ceylan (büyüdü mü o?) björk'e bile benzetilebilir. öyle bi kafa işte, izmir kafası. ankara'da bu daha zor :) ergo: konser iyiydi hakatten denebilir (mi?)
bir de the pub nam mekan o zamana dek duyduğum en iyi ses sistemine sahip yerdi dibine vurduğum bozkırında..
kulağıma verdiğin mamaları şapırdata şopurdata yiyor kulağım. o kadar acıkmış ki.
tanıştığımıza çok memnunmuş öyle diyor.
kulak maması sizi obeziteye davet ediyor , şopurdatmaya devam :)
ayrıcana sevgili mamacılara haber : Parov'cum 22 Eylül akşamı İstanbul'a kahvemizi içmeye geliyo , fiskosları hazırlayın.
Yorum Gönder