yaz benim zihnime bir pus olarak çöküyor genelde.. vaktin nasıl geçtiğinin farkında olmadan sıcağı asfalt üzerindeki buğu gibi uçurup günleri geçiriyorum.. ne ki akşamlar benim: serinlemek için alkole başvurmak orta vadede akıllıca değilse de kısa vadede hayli etkin bir çözüm.. zaten yazın uzun vadesi hayal edilemiyor: hangi saatte izmir güneşinin dibine devrileceğimiz hiç belli değil; olamaz da...
günlerimizi şenlendiren şeyler var pek tabii: reklam cıngıllarından videolara, zihnimizde yer etmiş yaz müziği kalıbının latin ritmlerinden döküldüğünü zaten biliyoruz. latin ezgisi de çeşit çeşit: devrimci türküsünden dans kafasına dek türlü haline sürekli maruz kalıyoruz. geçen gece; yurdumuzun yetiştirip güney amerika'ya saldığı, oraların rahle-i tedrisatından, o ruha nüfuz etme suretiyle takdirnameye layık görülerek mezun olmuş bir abisi arkadaşlarıyla hücum ettiler; biz de naçizane dinledik. sıcak mıcak demedik, bolca içip dans ettik. babylon'un palmiyelerinin altında terden parlayan tenler, rengi koyulaşan keten gömlekler, salınan kalçalar, gülen suratlardan müteşekkil bir enerji topağıydık. vallahi de billahi de pek şendik.
bunu sağlayan ayhan sicimoğlu ve ekibi, latin ritmleri ile bizimkiler arasında şahane bir tercuman takımı olarak çalıştı: bizden fışkıran terle beslenen ve ezgiler üreten babylon balığı sürüsüydüler. bu neşeli insanları şu albümle yaz günlerimizin bir kıyısına iliştirmek hoş olur diyor, ısınan yerlerinize üflüyorum.
0 comments:
Yorum Gönder