air'leşen havalar...
Şef:
sputnick
on 2 Ağustos 2009
Birkaç giri evvel sözünü ettiğimiz günün ilk albümü-ilk parçasının ehemmiyetine benzer bir durum da günü sonlandıran albümler için geçerli birbirinden çekici sevgili mamacılar. O gün her nasılsa, nerede başlayıp kimlerle-nelerle geçip , nerede ve nasıl sonlanırsa sonlansın, sonlanırken kulaklarımıza değen son seslerin de kalbimizdeki ve algımızdaki yeri bir başka. Bir ihtimal siz de hayatınızdaki bazı günlerin, gecelerin sonunu sanki bir film (noir?) bitişi gibi yazıların ve emeği geçenlerin isimlerinin geçtiği bir şeridi izler gibi izleyenlerdenseniz , kapanış müziğiniz meşhur Fransız ikili Air 'den gelsin. Yola, aşina olduğumuz referanslar eşliğinde 1990'ların ortalarında birbirlerini biraz daha yakından tanıyarak başlayan Jean-Benoît Dunckel ve Nicolas Godin ikilisi 1997'de Avrupa'da oldukça ses getiren debut'ları Premiers Symptomes 'ı yayınlarlar.
Esasında plak ikilinin birlikte ilk kayıtları olan ve 1995 ila 1997 arasında çeşitli vesilelerle yayınladıkları single'ların bir toplamasıdır. İşe bu denli (her manada) "vurucu" bir şekilde başlamalarının arkasında, albümün prodüktörlüğünü üstlenen üstad Etienne de Crécy'nin de parmağı olsa gerek zira, sözkonusu parmağın dolaştığı her yer (ister rock olsun ister downtempo, kah French house olsun, kah electro) kıvamında bir "erken dönem French Touch ıslaklığı"na kavuşuyor. Air'in debuttan sonra nasıl bir hal alacağını daha o tarihlerden bize fısıldıyor.
Günü bitirmek için, biraz Air'laşın. Çırpınmayın, haz almaya bakın. Veya çırpınarak haz alın. Yeter ki Air olun.
7 comments:
hobarra... veri nays. Kurucesme'de dinledim Air'i ama kotuydu. Yok artizlikten camur atmiyorum, cok mutsuzdular cok.
Kurucesme bi garip değil mi zaten Air için , ben hep onları daha ufak kulüplerde daha tenha sakin sessiz , gösterişsiz sahnelerde tahayyül ettim nedense...Belki de ondandır mutsuzlukları, bazı müzikler çok kalabalıkta, şatafatta olmuyo ki.
aynen oyle dusunmustum ben de. ama organizatorlerin dertleri turkish hospitality sanirim cunku bogaz manzarasini onlar izliyor biz de denize dogru yayilan ses dalgalarini yakalayip mama yapmaya calisiyoruz. :/
ha yani oranın bir de o tip bi tuhaflığı var, deniz boğaz köprü en güzel sahneden görünüyo di mi?
maalesef konser sirasinda seyirciler kopruye arkasini donuyor :/
sahneyi öbür tarafa mı alsak, üçüncü köprüye mi bel bağlasak? neyse biz sahneyi öbür tarafa alalım; bu adamların köprüsüne bağladığımız ip ile kuyuya geçene kadar dayı. (gecenin bu saati vs. atasözleri)
bence bu konulara hic girmeyelim. pasa pasa guzel adamlar geldiginde kurucesmeye gidelim. bir gun olur da piyango kazanirsak hayalimizdeki festivali, konser alanini yaratalim.
Yorum Gönder