david rodigan, bugün hayli kolay olan bir işi londra’nın arka mahallelerinde 60’lardan bu yana icra ediyor: reggae’ye yatırıp terbiye ettiği ruhu, maaşallah hala sapasağlam. bizim hasan ali toptaş’ın london music scene’deki muadili gibi herif biraz: vergi dairesindeki gebertici memuriyetinden yeni emekli olmuş, kendini eski merakları üzerinden yaşatmaya çalışan bir adama benziyor, ama pikabın başına geçip mikrofonu eline aldığında bir alt-kültür ikonuyla, didaktik bir dub mc’siyle, eski toprak bir “sonradan olma jamaicalı’yla” karşılaştığınızı hemmen anlıyorsunuz. 30 yıldır radyoda dj'lik yaparmış meğer!
reggae aleminde baştan beri hayli yaygın bir pratik olduğunu öğrendiğimiz "parçalara ara gaz babında müdahale etme, icabında ayar verme, seyirciyi parçanın doruklarına ilişkin bilgilendirme, daha da ileri gidip künye aktarma" gibi tripleri öyle doğal, öyle yetkin bir biçimde yerine getiriyor ki mr.rodigan, bunca yılın boşa geçmediğini hissetmemek namümkün. (4 olumsuz art arda)
kırk küsur yıl önce carnaby street’te reggae ile iştigal etmek elbette bugün zaten bir jamaica mahallesi haline gelmiş olan brixton’da –düşünsenize, hootenanny diye bir mekan, önündeki bahçede ingilizce konuşmaya bile tenezzül etmeyen, şahane renkli berelerinin içine zorla tıkıştırdıkları rastalarını salladıkça çevreye envai çeşit çiçek kokusu yayan abiler ve ablalar- yıllanmış şarkıları çalmaktan çok daha heyecan verici ve bir o kadar da zor olmuş olsa gerek.
rodigan, turist ya da antropolog/etnograf kafasıyla girmemiş bu işlere, belli! tarzan’ı kurtların yetiştirmesi gibi rodigan’ı da bu şehre erken vakitte gelmiş reggae üstadları yetiştirmiş. neyle beslediklerini siz tahmin edin...
0 comments:
Yorum Gönder