atame!








alıntıya gel:


"bağlıyım. bağlısın. bağlı.

….

bağlılığın kadim bir tartışma mevzuu olması; bunca çeşidinden, bunca uygulamasından başka, bir yerlerdeki eksikliğine bağlanmalı belki.

bağlayıcılığından, kalıcılığından, iptilasından başka; yeri doldurulabilirliğinden, yüzergezerliğinden, vazgeçilebilirliğinden dem vurmak elzem. içeriğinden ziyade, biçimiyse mühim olan; onu, bıraktığı, müsaade ettiği boşluğa sormalı. nerede arayacağım bağlanmanın biçimini, doldurduğu yeri? eksikliğinde; artık varolmadığı yerde değil mi?

belki, bağlanan öznenin bizatihi kendisine bakmalı: kim o? dahası, ne o? bağlılıklardan, bağımlılıklardan ibaret bir nesneler, özneler ağı içinde yaşadığım açık. kötü addedilen alışkanlıkların bağlayıcılığından tut, saplantılı ilişkilere; gündelik rutinlerden tut, rutinden firara dek onca uyuşmaz, bir araya gelmez şeye bağlıyım, bağımlıyım. hepsini istiyorum. öyle bir ağ ki bağlandığım yumak, gün günden daralan bir alan bırakıyor bana: ‘ben’ dediğim şey, bağlandığım ağın müsaade ettiği boşlukta deviniyor. belki de salt ondan ibaret. madem ki kendimi, bağlı olduklarımla tanımlar haldeyim, o zaman, yumak çözülünce kalan: boşluk.

boşluk olma fikrinin çekilmezliği, hürlüğün belirsizliği, dağılganlığı mi beni bağlanmaya sevkeden? ‘ben’i ‘öteki’ üzerinden kurmanın konforu, giderek, zorunluğu mu? ister düşkün bir iptila olsun, ister yüce bir siyasi adanma; ister gündelik meyiller, ister arzu diyalektiği: bilinmeze, değişkene; sürekli firar halinde, uzakta olana çapa atmaktan başka çare bulamamış olmam mı? ne?

demek ki kendime bağlı olmam namümkün: hep ‘öteki’ne bağlıyım. öteki de çeşit çeşit. muğlaklığımı ertelemem gerek. madem ki bağım sınırımdır; sınırlarımı müdafaa etmem gerek.

….

iptilamdan vazgeçmem; kendimden, senden, ondan vazgeçmem demek. ben sana, sen ona: bağlıyız, işte, külliyen, hep."

4 comments:

lilo dedi ki...

bu alıntının sayfalarını koklayabilmem için lütfen bana bir adres verir misiniz?

misspapix dedi ki...

Kendine Yeterlik

Sırtına aldı güneşi bu sabah
akordeonu omuzunda bir delikanlı gibi
Atina tepelerine tırmanan.

Geride kaldı geçirdiğimiz gece, zevkleri
ve o zevklerin korkusu. O bitmek umudu olmayan
hüzün de geride kaldı.

Çamlar, güneş, pencereler - işte oradalar.
Ağaçların altında iki iskemle. Niçin iki?
Haa evet, biri oturmak, biri de bacaklarını uzatmak için.

Yannis RITSOS

Çeviren : Cevat ÇAPAN

Anonymous dedi ki...

vay anasını sayın seyirciler.

ümit tosun dedi ki...

"Je est un autre"

bkz:

http://www.dali.com/blog/wp-content/uploads/2011/02/Metamorphosis_of_Narcissus.jpg

Yorum Gönder