buz demişken

alva noto ve ryuichi sakamoto, hayli gürültülü günlerimizde, 2000'lerin başlarında, hayli düzensiz hayatımıza vrioon albümüyle duhul etmişti. dinginliğin esamesinin okunmadığı o günlerde, tuhaf sarhoşlukların son dakikalarına, tuhaf sarhoşluklar sonrasında dalınan uykulardan önceki zihin çırpınmalarına, tuhaf sarhoşluklardan sonra dalınan uykularda görülen ve sonra nedense bir türlü hatırlanmasa da zihinde tuhaf bir tad bırakan rüyalara eşlik etti. pek de iyi oldu: zira ilk dinleyişte geniş bir boşluğa salınan piyano sedaının inşa ettiği uzay, elektronik çizikler marifetiyle öyle bölünüyor, parçalanıyordu ki herşeyimizi yerleştirebileceğimiz bir mekan şıpınişi önümüzde açılıveriyordu. dinginmiş gibi görünen bu karanlık, huzursuzluğumuzu kucaklıyor, dahası onu bir adım öteye taşımayı her dinleyişte vaadediyordu. özellikle de uoon I diye adlandırılmış hergele şarkı var ya, neler neler yaptı hepimize. tırnaklarımızla çizdiğimiz buzun, dirseğimizde ve burnumuzda bıraktığı sızlama.



aradan yıllar geçti, ikili bir kaç albüm daha yaptı, sonunda geçen yıl bir kez daha karşımızda bulduk ustaları. bunca zaman sonra kafa aynı kafa, sesler benzer sesler, hissiyatın karanlığı da baki. ne ki kimi rötuşlar mevcut: resim başka, buradan bakınca.

sabra sahip mamaperverlere, en karanlık hislerimizle: summvs.

bir şair dostumuzun kitabını açtığı dizeyle bitirelim, zaten çoktan bitmiş olan o faslı: "düzensiz hayatımı sevdim, neşelendim."

0 comments:

Yorum Gönder