kanyaklı kahve

Michel Foucault ile yapılan bir mülakatta, neden Marx'ı bir süre evveline nazaran daha az referansladığı sorulur. Cevap, fizikle uğraşan birinin Newton veya Einstein'dan nereye kadar referans alabileceğinin ve alsa bile bunun onu ne kadar ileri götürebileceğinin muğlak olduğudur.


1960'lı yılların sonlarından 80'li yılların başlarına kadar olan dönemde doğmuş ve etrafın sosyo-kültürel etkilerine maruz kalacak kadar yaşayabilmiş X jenerasyonunun ekseriyetini öyle ya da böyle etkileyen Depeche Mode, kimi neye maruz bıraktıysa yanına kar kalan gruplardan biri. Maruziyetin derecesi bu denli büyüdükçe grubun büyüklüğünün, kariyerinde saptığı dönemeçlerin, hınca hınç stadyum konserlerinin, sayısız "hit"lerin,vs hiç önemi kalmıyor. Baker'in dediği gibi müzik her zamanki tekilliğini koruyarak sadece, iki kulağa akıttığı maruziyetle yetiniyor.


2000'lerin başlarında, sabahın ilk ışıkları ile masa ahşabı ve saman kağıdı kokan o odadan çıkıp ellerindeki kupalara yarı kahve yarı kanyak koyarak sokaklarda yürüyen o iki arkadaş için maruziyet ve "mühür", devam ediyor. Sadece kendileri yok artık.


2 comments:

seco dedi ki...

Özür (özürse eğer) şık ve de devrimci olmuş :)
DM her zaman, boşaltanlardan değil dolduranlardan olmuştur benim için. Hüzün, sevinç, depresyon, mutluluk, şehvet vs... Basmışlardır abiler kulaktan mamayı. Onların "mazuriyet"ine kurban :)

sputnick dedi ki...

tükmüğü yalamak değil: martin gore'cu da değil, düpedüz dave gahan'cıyım :)

Yorum Gönder