neydi kulak maması?


Budalanın biri köye giderken yolunu kaybeder. Yolu sorduğu kimseler ona, "Nehrin kıyısındaki ağacın yukarısına doğru yürü" derler. Budala da gider, ağacı bulur. Ağacın yukarısına dedikleri için başlar ağacın yukarısına tırmanmaya. Çıkar çıkar, tam en uca gelince dal eğiliverir. Düşerken dala tutunup orada asılı kalır.

O sırada sırtında binicisiyle bir fil o tarafa doğru yaklaşır. Ağaçta asılı olan budala, bağırıp ağlayarak fil sürücüsüne yalvarır. "Aziz efendim, çok korkuyorum, ne olur beni buradan aşağı indirin."

Fil sürücüsü, bunun üzerine filin kancasını elinden bırakıp, her iki eliyle birden adamın ayaklarını tutar. Çekerek onu aşağı indirmeye çalışır. Birden fil hareket edip altından çekilince, adam da kendini budalanın bacaklarına asılmış halde havada bulur.

Daha da telaşlanan budala, fil sürücüsüne akıl verir. "Çabuk bir şeyler söylemeye başla" der. "İnsanlar sesini duyarlarsa gelip bizi kurtarırlar. Yoksa burada kalırsak bir süre sonra elbet düşüp, nehrin akıntısına kapılır gideriz."

Budalanın aklına uyan fil sürücüsü, bağırarak tatlı tatlı şarkı söylemeye başlar. Budala da şarkının verdiği keyifle zevklenerek, bir anlık heyecanla el çırpmak için tuttuğu dalı bırakıverir. Her ikisi de nehre düşüp boğulurlar. Hala nehrin yanındaki o ağacın dibinde o şarkının duyulduğu söylenir.


Bir ağacın altında beklerken, "gelen giden var mıdır?"a dahi bakamamak olabilir mesela, bu hikaye de değilse kulak maması.