kapatma gözlerini


Nedir bu dehşet?
Sadece sabaha karşı vakitler, O'na iyiden iyiye yaklaşılır; bir evvelki gün neler olduğunun muhasebesi iyice çökmeye başladığından mıdır? Yatak göğüs kafesine sadece sabaha karşı vakitler batar; O'na iyiden iyiye yaklaşıldığından mıdır? Nefes durur; O'na iyiden iyiye yaklaşıldığından mıdır? Yine de bin sabaha karşı, bir laf edilemez; O'nun yüzünden midir? Sadece sabaha karşı, lanet olur! Söylenecek her bir şey söylenir.

kökle malül


İnsan, karardıkça ve köklere dönüşün ne menem bir garabet olduğunu fark ettikçe, yatağın altından bir soru daha çıkıyor aslında: "İyi, peki ama hangi kök? Hangi katman, kaçıncı kabuk?"

Alttaki güncesinde de belli olduğu üzere ergen Johnny'nin kapatıldığı odadaki yatağının altından da çıktığı belli olan bu hangi kök meselesi, belli ki daha uzun müddet tırmalayacak. Örneğin şahsi köklerin 1997 tarihli Chiastic Slide'da mı, yoksa 1917 tarihli Slavery And Suffering'de mi olduğuna nasıl karar vereceğiz? Bu iki katman arasında ve sonuncusundan sonrasında daha ne kadar katman var? Peki biz kendimizi nereye koyacağız? Evet, hepsine. De... nasıl?

"Sizler bir zamanlar, içinde yaşadığınız suç ve günahlarınızdan ötürü ölüydünüz. Bu dünyanın gidişine ve havadaki hükümranlığın egemenine, yani söz dinlemeyen insanlarda şimdi etkin olan ruha uymaktaydınız. Bir zamanlar hepimiz böyle insanların arasında, doğal benliğin ve aklın isteklerini yerine getirerek benliğimizin tutkularına göre yaşıyorduk. Ötekiler gibi doğal olarak gazap çocuklarıydık..."
Pavlus'un Efeslilere mektubu


Belli ki, Johnny'nin vaziyeti bir malüllük taşımıyor. Veya mallülük bizi taşımıyor. Bulamadıkça, kayboldukça, karardıkça kök-lemeye devam. Kaybedecek neyimiz kaldı?

Rubber Johnny from Johnny Tab on Vimeo.

bu dünyada ölüm var!

ölüme karşı da bin tane tavır var.





şimdi sana hayat verdim işte



Antik Yunan'da genç bir kadın bir adama aşık olur. Lakin adam başka bir ülkeden gelmiş ve oraya geri dönmek zorundadır. "Elbet bir sonu var her şeyin; unut varlığımı." der adam.

Son kez buluşacakları gece kadın yanında koca bir mum getirir ve mumu öyle bir yere koyar ki, aşığının gölgesi büyük bir kayanın üzerine düşüverir. Kadın sevgilisinin gölgesini kayaya çizmeye başlar. Böylece aşığının nasıl göründüğünün kaydını, o anın bir kanıtını, birlikte oldukları son dakikayı saklayabileceğine inanır.

Derler ki insanoğlu resmi böyle bulmuş... Hatta bazıları daha da ileri gidip der ki, kızın üzüntüsüne daha fazla dayanamayan babası kayanın üzerindeki resmi kullanarak delikanlının çamurdan bir modelini yapmış ve heykeli icat etmiş.

Kadın o geceden sonra sevgilisini bir daha hiç görmemiş. Hikakeyi her anlatan da bir resmin, bir heykelin veya bir öykünün sevilen birinin yerini alabileceğini sanacak kadar lanetlenmiş.

ikircikli durumlar!

http://www.zeki-muren.com/zeki-muren-meyhanede-kaldik-bu-gece-nikriz/



bir şeyle mukayyetiz serbest değiliz efendim

şaştım, senin hançerin bu kadar mıydı
varmadı yüreğime
için suçlu bir deniz gibi
dokunma yüreğime
tabansızım,aklım başımda, ellerim
uyanık bir atmaca gülüşünde
ellerin boyalı da olsa kentten de gelsen
dağdan değilsin
dokunma yüreğime
şu ölenler kimdi, şu şarkı nerden sana
dokunma yüreğime
sondur bu akşamlar, geceler diriltir beni
bir kuşun sesinde
sen nerdesin hepimiz nerdeyiz
güneş oyalıyor ikindiyi
bir kuş sesinde
kuşla mukayyet değiliz.

turgut uyar

iyi ki doğdun les paul!


google les paul'ün 96.doğumgünü hınzırca kutluyor. sanatçının mucit kişiliğine göz kırpan google'dan kendin pişir kendin yeci mamaperverler için geliyor: nikah masası!
klavyede google, vokalde ümit besen, iyi ki doğdun les paul!
http://www.google.com.tr/
denemek isteyenler için:
d k j k j k j h j j h j j j h j h j h g h h g h h h g h g h g f g g f g f f f f f f d j j g f d

yum o badem gözlerini!



"...hiç doyamadığımız bir şey varsa o da aşktır. Ve yeterince veremediğimiz tek şey de odur. ...."aşk ne yalvarmalı ne de istemelidir"h.hesse. bu elleri ayakları bağlı birine ip merdivenine tırmanmasını söylemeye benziyor..." der henry miller uykusuzluk'ta.
insanın başucunda duracak bir kitap varsa o da uykusuzluk olmalıdır. zira ne zaman nereden ne geleceği belli olmaz. bir kitap için-insanın kendini sevebildiği o ender an için ve kaygan denizanaları için geliyor bilinmeyen sanatçı bilinmeyen albüm track bilmem kaç! hadi artık siz de yumun o badem gözlerinizi sevgili mamacılar geç oldu geç!
http://www.youtube.com/watch?v=18GTVeXNWfg

karardık, daha da kararırız!

'devirmek hep kazımakla maruf. köklere dek kazıyıp sökmek mümkün olmadığından, dahası devrimden sonraki gün kurulacak olanın dans da edebilmesi için zeminin hazır malzemeye, göreneğe muhtaç olmasından olacak, mimari bir gereksinim, giderek jeolojik bir koşul haline geliyor köklerin bir yerlerde saklanması' mı? hayır! bu kadar basit, bu kadar köktenci olamaz. daha karmaşık olmalı.












köklere dair izler ve sanılar bilinebilir, hissedilebilir ancak, köklerin kendileri değil. gerçi bu da az şey değil, değil mi, kendini yeniden kurmak için? köklere gidelim derken derine, daha derine gitmenin ölçüsü nereden biçilecek? nerede duracağımıza, nereden itibaren 'fact'lerden ayağımızı kesip muhayyilemize sığınacağımıza nasıl karar vereceğiz?

müzikal referanslar dediğimiz şey bu mevzuu anımsatıyor aslında. 'the next big thing' diye taltif ettiklerimizi dinlerken köklerini tespite çalışmıyor mu hep kulak, kafa? peki net resimler elde edebiliyor muyuz? gerek var mı?

her kişi ve şarkı o kadar karmaşık bir katmanlaşmanın yekunü ki soya soya varacağımız yer bir boşluk olabilir ancak, eğer tümünü soymayı becerebilirsek alttaki kalabalığın. kökler var mı? var. ama access denied.

karardık evet. daha da kararırız. son lux de bize eşlik eder. özellikle flicker ile.

sonra a sunday smile ve nude üzerinde icra ettiği dokunuşlar gelir.

biz de tutar son lux'u james blake'le beirut arasında bir yere yerleştiririz, köksel kafalarla. ne hata!

değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez...


"Çocukken görüşümü biledi kimi gökler; her ıradan izler kaldı yüzümde. Görülmemiş şeyler oldu. Şimdi de, kaçınılmaz değişimi zamanın, sonsuzluğu matematiğin sürgün ediyor beni, acayip bir çocukluğa, akıl almaz şefkatlere katlanıp iyi yurttaş olduğum şu dünyadan.

İster hakka, ister güce, ister mantığa dayansın...Hiç hesapta olmayan bir savaş düşlüyorum!

Müzikli bir tümce kadar açık bu."
Arthur Rimbaud

Nefret, misantropik estetiği ile tarihin en devrimci yumruğu ise eğer, köklere olan aşk da bu özel estetiğin içinde değerlendirilmeli. Zira şu ana kadar olan biten tüm "devirmelerin" kökü, bir şeylerin köklerine konulan dinamitler değil miydi? Dinamit konmadan, soğuk bıçağı boğazdan geçirmeden ne devrilir ki? Geri girmeye inat etmedikçe kovulmanın ne anlamı var?

ya her gün, bir öncekinin devamı ise?

- en iyi duyan hayvan hangisi?
- baykuş galiba!
- en büyük hayvan hangisi?
- balina...
- peki en hızlı koşan hangisi?
- çita. ama hızlandıkça öyle ısınıyor ki vücudu, azami süratini çok kısa bir süre koruyabiliyor.
- .....


"göğe baktım yerli yerinde"

madem kapatmamışız, hep beraber istediğimiz gibi söylüyoruz lilililerle...
http://www.youtube.com/watch?v=wmEt-X1OuBk&feature=related

Nazım Hikmet Ran





lilo

vay!

sputnik birikmişleri aldı, kapattı ya, yine onun işaret ettiği bir şarkıyla devam edelim, yüz metre koşucularının biraz daha koşması gibi.









ablamıza dair bir önceki girimizdeki kehanet, elbet kehanetten sayılmaz: ada empirisistlerine inat, binbirinci kuğu da beyaz.

işte, -biraz muallakta gibi olsa da- yaz geldi, abla geldi, söyledi, gitti. bir kış şarkısı bu, gerçi. zulada yakut var mı?

kapatıyoruz!


portishead, nirvana, arovane, grup yorum, state of bengal, tindersticks, baba zula, mr. projectile, jesus christ superstar, blur, zeki müren, noir desir, orhan gencebay, ambidextirous, levent, johnny cash, MÜZİĞE rachmaninov, barikat, marika ninou, lou reed, ünlü, blonde redhead, janis joplin, gülben ergen, ez rollers, rober hatemo, the clash, mikail aslan, erdal erzincan, cylobotnia, roby lakatos, brenna maccrimmon, leafcutter john, space, hariçten gazelciler, madonna, barry white, hümeyra, tchaikovsky, hrvatski, pan sonic, jedi mind tricks, nilüfer, boards of canada, hamiet bluiett, roots manuva, zen, aoki takamasa, müzeyyen senar, alice mackay&benfay, stephan micus, fairuz, tricky, brazillian girls, metin kemal kahraman, free the robots, one self, blockhead, nur yoldaş, metamatics, the herbaliser, baha, roni size, skream, ajda pekkan, akufen, guiseppe verdi, lusine, ciguli, monolake, göksel baktagir, sutekh, gui boratto, climber, aşık veysel, bill laswell, gevende, sebahat akkiraz, evil nine, phonem, pj harvey, plastiq phantom, neşet ertaş, badly drawn boy, ceza, farinelli, soundgarden, the stooges, ladytron, 13th floor elevators, serdar ortaç, hanry mancini, aaliyah, bebe, BU KADAR burzum, handsome boy modelling school, iron and wine, stan getz, yolda, tomazs stanko, juergen paape, queens of the stone age, djuma soundsystem, bob marley, alan parsons project, alaturka, justice, abba, the cooper temple clause, arab strap, rachid taha, beastie boys, patrice, kraftwerk, ümit besen, ocean colour scene, kriss kross, gustav mahler, kurtalan ekspres, ez3kiel, timothy leary, calexico, lake trout, gökhan kırdar, tracy chapman, orbital, sia, linda perhacs, gonzales, justin timberlake, rosey, milow, dead can dance, mısırlı ahmet, rashid behbudov, safet isovic, subramaniam, the crystal method, koop, cannonball adderley, thelonious monk, john legend, monteverdi, architecture in helsinki, sonny j, telepopmusik, bugge wesseltoft, MÜDAHALE, white stripes, niño josele, aziza mustafa zadeh, gevende, ernesto yodos, özdemir erdoğan, djivan gasparyan, megadeth, rimsky-korssakoff, ETME, bajofongo tango club, jega, erykah badu, skyphone, cartel, alice russell, john peel, diskötek, timbaland, blind melon, babylon zoo, kurban, heidi saperstein, dusty springfield, ane brun, tigran hamasyan, taksim trio, u roy, marvin gaye, zulya, felix da housecat, james brown, hazy hill, donald byrd, selda, garo mafyan, cypress hill, syl johnson, rage against the machine, figen genç, donizetti, yansımalar, sepultura, clint mansell, mikis theodorakis, yann tiersen, nik bartschs ronin, hande yener, putumayo serisi, dj t, rjd2, frank sinatra, fecri ebcioğlu, ratatat, wal martian, darkel, diplo, the killers, primal scream, belkıs özener, suede, mehmet güreli, sultana, bit meddler, the mumbles, tanju okan, rashid bahbudov, sussan deyhim, bilinmeyen sanatçı İZNİ?